Hal teoride böyle iken, acaba pratikte üst düzey yöneticiler şirketlerinin hedeflerini ve stratejilerini yeterince iyi biliyorlar mı sorusu geliyor aklımıza. Heidrick&Struggles şirketi tarafından yayınlanan “Towards Dynamic Governance 2014” raporunda, müdürlerin yalnızca üçte birinin hâlihazırda kullanılan stratejileri gerçekten tamamen anladıkları ifade ediliyor. Bununla birlikte rapor, başkanların ve CEO’ların şirketin ne yapmakta olduğu ve ne yapması gerektiği konusunda da tamamen hemfikir olmadıklarını gözler önüne seriyor.
Hâlbuki araştırmalar şirketlerde belirlenen stratejinin uygulamaya geçebilmesi için birkaç faktörün olduğunu savunuyor. Bunlar, açıklık, sorumluluk, uyum, yeterlilik, sebat… Günümüzde üst yönetimlerin başarılı olması için bu faktörlerin yanında bir de paylaşılan hedeflerin, saygının, dürüstlüğün ve bütünüyle şeffaflık olması gerektiği dile getiriliyor. Dolayısıyla yönetim kurullarının düzenli olarak toplanamaması, üyelerin başka başka işlerinin olması ve tarihler, kararlar konusunda uyum yakalayamamaları şirketlerde sorunlara sebep oluyor.
Bugün şirketler de paydaşlar da yönetim kurullarının stratejilerine uygun davranıp davranmadıklarına dikkat ediyorlar. Bu yüzden yönetim kurulu üyelerinin paydaşlarla görüşmeleri ve belirledikleri stratejilerle, uygulamalarla ilgili onlara fikir sormaları büyük önem taşıyor. Bununla birlikte, yönetim kurulu üyelerinin o kurulda ve o şirkette bulunduğu süre de başarıda belirleyici oluyor. Çünkü üst yönetim sabit olduğu sürece yönetim oturmuş olacak, o konuda daha az sorun çıktığı için stratejilere daha çok odaklanılabilecektir.
Yönetim kurulunun eskiliğinden bahsederken yeni üyelerin de kurula yeni bir hareket, yeni bir fikir getireceğini unutmamak gerekiyor. Yönetim kurullarında yeni kişilerin sürece dâhil olması etkin bir şekilde sağlanabilir ve kişilikler, bilgiler, bakış açıları doğru bir şekilde bir araya getirilebilirse şirketler başarılı olabileceklerdir.