Hisse senedi yatırımlarının vadesi, şirketlerin borsa performansını belirlerken, stratejik kararlarda da büyük bir rol oynuyor.

Birçok şirket uzun vadeli yatırımcıları tercih eder ama hissedarların neredeyse yarısı kısa vadeli yatırımcılardan oluşur. Oysa yatırımların vadesi, hem borsa performansını hem de şirketlerin stratejik kararlarını etkilemektedir. Bu yüzden birçok şirket kendi hissedar tabanı yönetimini öncelikli gündem maddesi olarak ele alır. Üst düzey yöneticiler, yatırımcı ilişkileri birimi aracılığıyla mevcut ve potansiyel yatırımcılarla sık sık bir araya gelir.

Stanford Üniversitesi tarafından yapılan “Kurumsal Kararlarda Hissedar Beklentilerinin ve Yatırım Vadesinin Önemi” konulu anket çalışması da bu bilgileri destekler nitelikte… Ankete katılanların dörtte üçü yatırımcı tabanının yönetiminin borsa performansına katkı sağladığını belirtiyor. Katılımcılar eğer doğru hissedar profili tanımlanır ve bu hissedarların şirket hisselerine yatırım yapmaları teşvik edilirse, bunun hisse senedinin fiyatındaki aşırı dalgalanmaların önüne geçilmesini sağlayacağını ve fiyatın istikrarlı bir şekilde artacağını ifade ediyor.

Şirketlerin uzun vadeli yatırımcıları tercih etmeleri çok da anlaşılmaz değil. Çünkü bu yatırımcılar, şirketin üzerinde kısa vadeli performans talepleri ile baskı kurmak yerine uzun vadeli, sürdürülebilir başarıya odaklanırlar. Bu da, şirketin kurumsal stratejilerini rahatlıkla uygulamalarına ve uzun vadeli yatırımlar yapabilmelerine imkân tanır. Stanford Üniversitesi’nin “Rock Center of Corporate Governence” departmanı ile ABD Ulusal Yatırımcı İlişkiler Enstitüsü’nün Kuzey Amerika’daki 138 yatırımcı ilişkileri profesyoneli ile gerçekleştirdiği anket de bunu doğruluyor.

Kısa vadeli yatırımcılar stratejik kararlardan uzaklaştırır

Stanford Üniversitesi’nin anketine katılan şirketlerin yüzde 65’i kısa kısa vadeli yatırımcıların, kısa vadeli sonuçlara odaklandıkları için stratejik kararları dikkate almadıklarını belirtiyor. Katılımcıların yüzde 57’si hissedar tabanı kısa vadeli yatırımcılardan oluşan şirketlerin, piyasa değerinin azaldığını ve uzun vadeli büyüme oranının düştüğünü söylüyor. Çünkü kısa vadeli yatırımcılar sadece kısa vadeli hisse senedi fiyatlarına odaklanmakla kalmıyor, aynı zamanda şirketin finansal raporlarında da kısa vadeli sonuçlara bakıyorlar…

Uzun dönem aslında o kadar da uzun değil

Uzun dönem kavramı da hızlı yaşam kültürü ve dijital dönüşüm ile birlikte değişmeye başladı. Artık 25 sene önceki uzun dönem algısı ile bugünkü aynı değil. Söz konusu ankete katılan şirketlerin yüzde 92’si uzun vadeli yatırımcının önemli olduğunu söylese de uzun vadeli yatırımı 2,8 yıl, kısa vadeli yatırımı ise 7 ay olarak tanımlıyor. Ankette ayrıca şirketlerin yüzde 87’sinin hissedarların şirketlerle aralarında bir bağ kurduklarına inanmadığı görülüyor. Bunun doğal sonucu olarak da söz konusu ankete katılan şirketlerin üçte ikisi hisse senetlerine kimlerin sahip olduğuna odaklanmak istemediklerini belirtiyor.

En uzunlu vadeli yatırımcı üst yönetim

Yapılan ankette şirketlerin yatırımcı profili tercihleri de ortaya konuyor. Üst yönetim (%93) ve kurumsal direktörlerin (%92) uzun vadeli yatırımcılar arasında en büyük yatırımcı grubu olduğu görülüyor. Diğer uzun vadeli yatırımcı grupları ise emeklilik fonları ve şirket çalışanları olarak sıralanıyor. Şirketlerin en az tercih ettiği yatırımcı grubu ise, kısa vadeli yapılarından dolayı hedge fonlar…

İdeal yatırımcı, ideal hisse değeri

Ankette, şirketlerin yüzde 80’inin, eğer ideal yatırımcı tabanına ulaşırlarsa iki-üç yıl içerisinde hisse değerlerinin yükseleceği ve volatilitenin düşeceğine inandıklarını görüyoruz. Bu yatırımcıların varlığı şirket stratejisinin uygulanması, şirket üzerinde kısa vadeli baskıların azalması ve yönetim kararlarında daha kaliteli geri bildirim alınması gibi üç olumlu etkiye yol açıyor. Anket sonuçları da bunu doğruluyor. Yatırımcıların dörtte üçü, bu etkilerden en az birinin yatırımcı tabanının gelişmesine katkı sağlayacağına inandıklarını belirtiyor.

Roadshow etkisi

Yapılan anket çalışması, yatırımcı tabanının geliştirilmesinde en etkili yöntemlerin “Roadshow” ve “Yatırımcı Konferansı” olduğunu ortaya koyuyor. Şirketlerin dörtte üçü, bu yatırımcı ilişkileri araçlarını, en azından her finansal çeyrekte kullandıklarını belirtiyor. Şirketlerin yüzde 40’ı ise bu stratejik araçlara yılda iki kereden az başvurduklarını belirtiyor…

Kaynak:

  • “2014 Study on How Investment Horizon and Expectations Of Shareholder Base Impact Corporate Decision”/Making-Rock Center for Corporate Governance-Stanford Law School and the Graduate School of Business at Stanford University.